La Corda De Promo

13 Ağustos 2018 Pazartesi

Bir Sefer

 
Yol, yolcu olduğunun farkında olursan şayet, seni gideceğin yere götürür. Yolcu olmak; hızını önündekine göre ayarlamak fakat an geldiğinde onu geçebileceğini de bilmek. Bazen yavaşlaman hatta durabilmen gerektiğinin bilincinde olmak.
Keyifli bir yolculuk sürmek istiyorsan, yoldan ayrılmadan yanından geçtiğin tüm güzellikleri seyretmek, göğsünü doyasıya doldurmak çam ve iğde kokusuyla.
 Belli zamanlarda yoluna eş olmak isteyenler çıkacağını bilmek ve yoldaşını iyi seçip, seçtiğini kabul edebilmek, kabul edemediğini vasıtandan indirebilmen gerektiğini bilmek.
Yol ayrımlarında yönünü niyetinle, kalbinle belirlemek. Ve gittiğin yolun hakkını verebilmek. 
En önemlisi yolda herşeye hazırlıklı , herşeyin farkında olmak. Elinde olmayan sebeplerle yaşananların içinde hayr arayıp yola devam edebilme cesaretini gösterebilmektir. 
Yol bir cesaret işidir zirâ. 
Yol, bir imtihandır. 
Nefsinin, sabrının, sebatının imtihanıdır.
Yoldaşımız evvela kendimiz.
Aslına bakarsan, yol da biz, yolcu da biz.
Herkese, iyi yolculuklar.
Dilerim,
Yolunuz su gibi ,
Yolunu bularak aksın. 

İz

 
Yürürken kumların üzerinde, ardında bıraktığın ayak izlerini gelip sildiği için, kızamazsın bir dalgaya. Bilirsin ki denizden beklenen budur. Ve yine kumsal da bilir ki, izi kalmaz gidenin, fakat ayağı değer gelenin. Deniz alır kumsaldan , verir yenisini tanelerin.
Düzen bu.
Şiddetli ya da sakin.
Aksamadan işler.
Sen ise, usulca geçip gidersin....

Anlayarak, kabul ederek.
Ne ilksin,
O gün gelene dek,
Ne de son olacaksın.
Yalnızca bir anısın, kumsal için.
Yalnızca bir an, senin için.
Saatlere değin.
İşte, yaşam bu.
Hatırasısın birilerinin.
Yaşam, hiç unutmayacağın bir hatıran senin.

4 Mayıs 2018 Cuma

Ceviz Ağacı


 
 
 
Bir ceviz ağacı bahçesine benzetilebilir dünya.
 Ağaçta olmayı,olgunlaşmayı belki toplanmayı bekleyen birer ceviz,insanlar. Kabuğunun içi gizli, kapaklı, ayrı bi’dünya. Dışardan bakınca içini dolu dolu hayal ettiğin fakat bazen açmaya ne hacet! Henüz açmadan anladığın içi tıngır mıngır. 
Lâkin, olgunlaşmış cevize de aldanma. Evvelâ bi’ salla çok ses çıkarıyorsa öylece bırak. İyi tanımak istiyorsan şayet, aç da gör dünyası kaç bucak.
 E sen de haklısın, bazısı da vardır ki ses çıkarmaz, içi de dolu. Hele bi tadına varmaya geldi mi, acı. İşte bu da senin imtihanın sevgili beşer. O vakit say bakalım dünya kaç bucak? Ne demiş Gazali;
“Ceviz kabuğunu kırıp özüne inmeyen cevizin hepsini kabuk zanneder.”
 Sevgiler.

19 Nisan 2018 Perşembe

Yeniden Merhaba Gökyüzüm




Buraya uğramayalı seneler oldu. Yazmaya küsmüştüm. Ve dahi kendime.
Çünkü seneler, kendimi bu adımı atmaya ikna etmeye çalışırken, gün batımlarına eş oldu.
Geçen zamanda çok şey değişti, ben değiştim, hayatım değişti.
Çok izledim, az konuştum ve yazmadım.
Çok biriktim. Şimdi önümde anılarım,tecrübelerim,gözlemlerim yığılı, nereden başlasam diye düşünüyorum. Önce hangisini anlatsam sizlere.
Çok okudum. Okudukça, sadeleştim. Okudukça, kendime yaklaştım.
İnsan benliğine dalınca, karaya çıkması zaman alıyor sevgili okur.
Çok sustum. Konuşmanın her zaman işe yaramadığını gördüm ve sustum. Fakat asla kendime susmadım. Kendime hep konuştum.
Çok düştüm. Bazen ayağım takıldı endişelerime. Bazense itildim. Her düştüğümde dizlerim kanadı,siz görmediniz. Temiz kıyafetlerimin ardında bedenim yara bereydi, yaralarımı yine kendime sakladım.
Ve çok ayağa kalktım. Her defasında tek başıma. Düşerken seni izleyenler, elinden tutmuyor sevgili okur.
Çok yürüdüm. Varmak istediğim kente halâ henüz varamasam da, durmadım. Nefes molaları verdim kendime, ihtiyacım olan bolca oksijendi. Yol aldım.
Çok ektim. Önce kendimi nadasa bıraktım. Tarlam boş gibiydi, fakat fidelerimi görünce inanın ben bile şaşırdım. Şimdi toprağa değdim. Bir bir ekmeye başlayacağım. Ve ömrüm yeterse eğer, ektiğim fideler ağaç olduğunda, yaslayıp sırtımı geçmişime, şöyle şekersiz bir çay içeceğim, frambuazlı pasta eşliğinde. Çayı şekersiz içmeye başladım. Lâkin bazı şeyler halâ değişmemiş demek; en sevdiğim pasta halen frambuazlı olan.
Çok yoruldum. Çok yoruluyorum ve biliyorum yorulacağım. Ama ben başucumda dinlenmeyi seviyorum.
Çok kırıldım. İzleri silinmez ama kendi kendimi iyileştirmeyi öyle güzel öğrendim ki. Kırıldığım parçamı bulup yerine yapıştırdım her defasında. Bütün olabilmeyi öğrendim. Eksiklerimi aradım hiç üşenmeden. Bunu kendim için yaptım. Gökyüzüne bakacak  yüzüm olsun diye.
Çok mutlu oldum. Birinin hayatına ortak oldum. Eş oldum, eşim oldu. Birine hayat verilmesine vesile oldum. Anne oldum. Onunla birlikte her gün yeniden doğdum. O bana, ben ona öğrettim. Sabretmenin lütfuna erdim. Bugüne kadar hep olumsuzluklara sabredilir gibi geliyordu. Yanıldığımı gördüm.
Çok sevdim. Bir insanı, bir çiçeği, bir içeceği ve dünyayı.
Çok sevildim. Türlü türlü. Sevilmenin çeşitlerini yaşadım. Başka sıfatlarla.
Yaşadım. Yaşıyorum. Sizler kadar belki ya da ben kadar. Bilemiyorum. Fakat artık;
 yazıyorum.