La Corda De Promo

14 Kasım 2012 Çarşamba

Büyüyünce ne olacaktık sahi?

Uzun zamandır yazmamıştım.Cümleler aklımdan öyle hızlı geçiyor ki,toplamaya gücüm yetmedi.Hızla nereye gittikleri hakkında hiç bir fikrim yoktu,ta ki bugüne kadar.Beni buraya çağırıyorlardı demek,yazmaya...İhtiyacım olan tek şeye desem abartmış olmam sanırım.Bir şey bekliyordum esasen,ne olduğunu bilmediğim bir şey..Sanırım bu kez buldum,yaydan çıkan 'söz'.Aradığım buydu.Buyurun eşlik edin..
Mükemmel olmasa da güzel bir çocukluk geçirdim,şımartıldım evin en küçüğünün haklı gurur duygusuyla.Bakmakla görmek arasındaki ayrımımı ilk o yıllarda yaptım.Gördüğüm şeyler üzse de,çocukluk umudumu yitirmedim,tıpkı bugün gibi.O yıllardan bugünüme kalan en güzel şeylerden biri de ,gözlemlerimdi belkide.Bu yüzdendir küçük yaşımda büyük olmam.Bilmiştim evet,halâ öyleyim ama görmediğim hiç bi'şeyi bilmedim ben.Su savaşı da yaptım,saklambaç da oynadım,piknik de yaptım..Eksikleri vardı muhakkak ama özlem duyulacak kadar da güzel bir çocukluktu.İşte o yıllara ait anlam veremediğim tek şey,büyüklerin küçülme hayalleriydi.Anlamıyordum.Hem de tam ben büyümek için annemin topuklu ayakkabılarına el atmışken.Terslik yok muydu sizce de? Aklım ermiyordu.
Şimdi anlıyorum herkes gibi.Büyümek hem güzel hem kötü bir şeymiş.Öğrendiğim bir şey varsa o da,insanın büyüdükçe daha çok düşündüğüdür.Keşke aklım ermese şimdi de.Gördüğüm kötü şeylerden korkup ilk anneme sarılsam.Büyüyünce kime sarılacağını bilemiyor insan,dik durmak adına,mutlu görünmek adına belki.Yine kendine sarılıyor.
Gökyüzüne olan hayranlığımı bilmeyeniniz yoktur.Küçüklüğümden beri sevdiklerimi yıldızlarla eş tuttum,hayatıma giren herkese bir yıldız verdim,onlar bunu bilmedi.Kocaman bir gökyüzüm vardı.Bulutlu günlerim olmadı değil,yalnız kalmak istediğim zamanlardı o anlar.Ama gökyüzüne baktığımda onları görebileceğim anları biliyordum.En sevdiklerim en büyük olanlardı.Büyük yıldızlar hiç kaybolmaz sanıyordum ben.Ama kayboldular? Hem de çok uzağa gittiler,göremez oldum.Sadece bir kaç tane büyük yıldızım kalmıştı,ya onlarda kaybolursa diye endişeyle sevdim hep.En kötü şeymiş endişe.Kıyamadığım için avucumda sakladım onları,yanımda olurlarsa hiç gitmezler diye düşündüm.Gece uyumadan önce ve sabah kalktığımda tek tek sayıyordum,hepsinin yanımda olduğunu görünce bende oluşan mutluluğun tarifini bulabilmiş değildim henüz.Oysa son zamanlarda,çok tuhaf şeyler olmaya başlamıştı.Yıldızlarımdan biri ışığını yitirmeye başlamıştı.Anlam veremedim.Ne yaptıysam,eski parlaklığına kavuşamamıştı.Korkuyla o an yüzleştim..
Evet,bir yıldız daha kaydı,hem de avuçlarımdan.Şimdi Güneşin doğmasını bekliyorum,umarsızca.
Geri gelir mi dersiniz?

4 Ekim 2012 Perşembe

Her Neyse.

Ertesi gün için yemek saklamak istersiniz de ona uygun kap,tencere bulamazsınız ya hani,kalakalırsınız düşünceler içinde,o haldeyim ben de..Sanırım düşüncelerimi dökecek bir tencere bulamamaktayım..Yo ! Dostlarımı dahası sevgili kardeşimi görmezden gelemem lâkin içimde bir şeyler eksik. 
Bir puzzle tamamlıyor gibiyim,bir parça üzerine saatlerce düşünüyorum adeta..Eğer son günlerimi bir puzzle'a benzettiysem,bu kez zormuş bu oyun.İçinden çıkamıyorum.Bu parça nerenin olabilir,hangi zamanın?Hangi hayatın ya da? 
Siz de bazen beyninizin artık " bi' sus " dediğini duyuyor musunuz? Ben çok sık duyuyorum bu aralar. E haklı,çok yoruyorum onu. Bugün her şeyden bahsetmek istiyorum.Çocukluk anılarımdan mesela,sevdiğim şarkılardan,belki hatalarımdan,olduklarımdan ve olacaklarımdan..Sonra çıkıp gitmek.Evet bir film sahnesi gibi.. 
Yazıp rahatlayan ben;onca şey anlatmak isterken kelimelerin üzerini örten bir masa örtüsü rolü üstleniyorum şuan.Tıpkı "iyiyim" demek gibi. Bi'yanım hep iyi zaten,bi'yanım hep mutlu,soranların cevabı..Benim plak ve daktilo hayranlığım vardır.Bir de eski fotoğraf makineleri tabi.Ve ilk plağımı aldım.Edith Piaf..Hayâl listesinden birisine tik atmak bile mutluluk verici aslında.Öyle mutsuz yazdığıma bakmayın minicik şeylerden mutlu olurum çocuklar gibi.Eteklerim uçuş uçuş oluverir.Demiştim ya hani,mutluluklarımı yazmaya kıyamıyorum,hüzünlerimse yazdıkça akıyor gözlerimden..Böyle olmasını istiyorum. 
                                                                ... 
İnsan bir dünya..Ve onu ayıran bir ekvator var..Sıcaklarımıza inat buz kesen taraflarımız,hüznümüzün timsali çoğu zaman.Öfkelerimizin,kırgınlıklarımızın.. Farklı mevsimleriz.Yağmurları gözyaşına benzeten bir ben değilimdir,çoğumuzun sonbaharı hüzün.. Kocaman bir neyse ile susturuyorum kendimi..Beni asıl ilgilendiren masa örtüsünün altındakiler çünkü.
Demem o ki; 
Doğruları söylemek gibi kabullenmek de cesaret istiyormuş. Yazdım ve okuyanların bu yazıdan ne anladığını merak ediyorum.Çünkü insan çoğu zaman saçmaladığını sandığı anda gerçekçidir. 
Ben mi? Ben bu yazıda puzzle'ın bir parçasını anlattım size.Oysa halâ nereye ait olduğu konusunda en ufak bir fikrim yok. 
Sadece ülkemizin ve insanlığımızın artık bu buhrandan çıkması dileğimle..Hoş kalın..

29 Eylül 2012 Cumartesi

12 Eylül 2012 Çarşamba

Değişmeyen tek şey-miş.

Nicedir değişim üzerine düşünüyorum,düşünmekle kalmayıp anlamaya çalışıyorum,kendimi bir hayli yoruyorum..Ama olmuyor.Sanırım kabullenemiyorum..Olduğu gibi sevdiğim insanları olmadığı gibi kabul edemiyorum.Deniyorum inanın,çözüm arıyorum,karnı tok bir bebek misali reddediyor sunduğum çözümleri beynim,kalbim.
Evet değişmeyen tek şey 'değişimdir'.Bu değişim nasıl bir şey ki kırıyor kalpleri çoğu zaman,bir hayli şaşırtıyor dostlukları.Elini kolunu bağlıyor adeta,sadece izliyorsun,dokunamadan, konuşamadan,anlamadan,anlatamadan.
Kabullenmekten bahsediyorlar,kabullenme fikrini kabullenememişken ben.Nasıl diyorum kendime,neden?
Bana anlatın nolur,bir beden değil bir ruh,nasıl değişir günbegün.Öyleyse biz nasıl tanımaktan bahsederiz?Nasıl yakın buluruz her an değişebilen bir varlığı?Nasıl anlamaya çalışırız? Bizim sevdiğimiz olmayacaksa sonunda nasıl severiz? 
Olgunlaşmak ve değişmek..Ayrı iki dünyaymış meğer,öğrendim.
Korkuyorum değişen her şeyden,herkesten,anladım ki güzelliklere meydan okuyor değişmek.Üzüyor,kırıyor,kızıyor.
Ve ne yazık ki,değişiyorlar farketmeden usul usul.
Korkarım hiç kabullenemeyecek ve anlayamayacağım.
Değişim;
Sevdiklerimi ve hislerimi birer birer elimden alan düşmanım.


25 Ağustos 2012 Cumartesi

Elif Şafak'tan önce kendisine sonra yazarlara nasihatlar..


1- Mürekkep hokkanı berrak tutmaya bak.Hokkanın içine öfke koyarsan öfkenin rengiyle yazarsın;sitem koyarsan sitemin rengiyle;hırs koyarsan hırsın rengiyle; keza muhabbet koyarsan muhabbetle yazarsın,aşkla,tutkuyla.

2- En büyük yazar "Tanrı".Evren kocaman bir hikaye kitabı.

3-Kalabalıklar arasında yalnızlık.Roman sanatların en yalnızıdır.Tek başına yazılır.Tek başına okunur.

4-Eleştirileri önemse ama eleştirmenleri asla.

5-Değişmekten korkma.Okumak insanı tepeden tırnağa değiştirir.Keza yazmak da.Her kitapta yüreğimiz yumuşar,kişiliğimiz olgunlaşır,nice hamlıklarımızdan bir katre daha damlar havaya.

28 Temmuz 2012 Cumartesi

Bu Benim Şark'ım



Dinlerken yorulduğum şarkılara inat,dinledikçe hayat bulduğum şarkılarım var benim.En üzgün anlarımda içimi kıpır kıpır eden,içimdeki kuşları bir anda özgür bırakan gökyüzüne,bir parfüm kokusu gibi hatırda kalan çoğu zaman.Gözlerime çöken yağmur bulutlarını def eden güneş ve bana sunduğu gökkuşağı gibi huzur verici,umut dolu.
Bir şarkıdan daha fazlasıymışçasına..Önümde koyu rengiyle gamzeli bir deniz ve saçlarını uçuran bir rüzgâr varmışçasına mutluluk veren.Zamanın rolünü çalıp dertlere çare olabilen..
Şarkılarım var benim,ille de beni anlatan,dahası beni anlayan."Sil gözyaşlarını ve gülümse" cümlesi en çok şarkılara yakışırdı belki dilleri olsaydı..
Ne vakit dinlemeye kalksam onları,sırtımı dayıyorum bir çınara,önümde görmeyi dilediğim her şey..Önce dert yanıp sonra birlikte eğleniyoruz,kimseye ihtiyaç duymadan,yalnızca şarkılarla.
Bazen kimseye yüz vermiyor huzurum,kaçtı mı kaçıyor işte,her çağıranın da yanına gitmiyor,oysa şarkılar nazını seviyor onun,kollarına alıveriyor,birbirlerine nazları geçiyor anlayacağınız,ben de uzaktan onları seyretmeyi seviyorum işte.
Ve bazen bir kayıkta buluyorum beni,denizime sürüklenmişim sanki,kendi yıldızını bul der gibi.Öyle anlarda yıldızım oluveriyor gecenin ritmi.
Ben şarkılardaki beni seviyorum,onların dinlediği ve onların anlattığı beni,ben şarkıları seviyorum beni anlatan ve beni dinleyen melodilerini.

26 Temmuz 2012 Perşembe

Aydede

Ay'ın her evresini severim..Biraz nazlandı fotoğraf kareme girerken ama dostluğunu kazanmayı başardım.O benim nice gecelerimin sırdaşı.

7 Temmuz 2012 Cumartesi

İmkânın İmkânsızlığı


Yazamayınca ölüyorum sanki ben..Yazınca ise kimseye ihtiyacım yokmuşçasına..
Bir mektup yazmak istiyorum,hiç tanımadığım birine.Çılgınca gelebilir,ama ben farkettim ki,sizi tanıyan insanların sizi anlamaya çalışmasını beklemek,daha çok zorlaştırıyor işleri..Bir şeyler ummak,hep kördüğüme sürükler ipleri..
Ve bazen çok düşündüğüm şeyleri düşünmekten vazgeçtiğimde,güzellikler yaklaşıyor bana adeta..Düşüne düşüne karaya varılmıyormuş..Düşünmek için zorlamak,boğulmamak için çırpınmaya benziyormuş..Batıp çıkıyorum, ayrıntılarda boğuluyorum..
Bir nokta var,o noktadan sonra insan ağlayamıyor bile..Bir damla aksa rahatlayacakmışım gibi..
Bir şarkı yazmak istiyorum.İlk şarkım,son şarkıma önsöz olan..
Yalnız kalabilmeli insan..Kendisiyle mutlu olabilmeli..Konuşabilmeli,dertleşebilmeli..Yalnızca kendisiyle hatta..Her an kaçıp gidebilmeli..Elimde bir bavulla yaşamak istiyorum..İçi gitmelerle dolan..
Kitap yazmak istiyorum..Benimle başlayıp benimle biten..Olduğum ve olmak istediklerimi akseden..
Yazmak istediğim o kadar çok şey var ki,anlatmak istediğim ama doğru cümleleri seçemediğim..
Yepyeni bir hayat istiyorum..Gülücüklerden doğan..Mümkün müdür?

10 Haziran 2012 Pazar

Kendimle konuşmalar


Küçüklüğümden beri hızlı giden bulutlardan korkarım,tıpkı dün gibi..Yarım ay ve etrafında koşar adımlı bulutlar..Sahi nereye yetişmeye çalışıyorlar ? Belki ben yanlış yorumluyorum onlar Ay'a serenat yapıyorlar, koşarak şarkılar söylüyorlar ve Ay 'ı utandırıyorlar.Hayır, şuan bu kadar iyimser değilim.
Korkuyorum evet, ne vakit hızlı giden bir şey görsem kafamda on bin baloncuk oluşuyor felaket silsilesi temalı..Hayal gücüm adeta güç gösterisi yapıyor.Hızlı çarpan kapılar,hızlı başlangıçlar kötü değiller mi ? Hem kara haber de tez duyulurdu..
Aslında Yarım ay sebep oldu yazıma.Günlerdir yazıp rahatlamak niyetinde olup gık çıkaramamaktaydım,ısınma turlarındayım anlayacağınız..
Velhasılıkelam gülücüklerime aldanmayın..Hem neden sağır taklidi yapıyorsunuz ki ben avaz avaz bağırırken?
Sorular sormayın mesela.Uzun cümlelerim yok artık..Dudaklarımı kıpırdatmaya yorgunken üstelik..
Fazla bir şey istemiyorum,yalnızca huzur..Herkes gibi,her şey gibi..
Gözlerimi kapatıp tek bir hayal kurmak yetiyor bana..Oysa siz uykumun en güzel yerinde uyandıransınız çoğu zaman meraklı sorularınızla..
Hayal demişken;iki hayalim var..İkisi de birbiriyle yarışamaz "en"im olmak için..Birisi; tek bir ışık altında belki milyonlara belki yıldızlara en güzel şarkımı söylemek,hayır asla ünlü olmak değil..Diğeri ise;her şeyi herkesi geride bırakıp,kendimle baş başa kalacağım,uzun uzun düşünüp belki gülmek zorunda hissetmeyeceğim bir yerde kaybolmak..
Her neyse.. Bunlar;kafasının üzerinden geçen sözcüklerden yalnızca birkaç tanesini seçip cümle kurmaya çalışan birinin karalamaları işte..

21 Mayıs 2012 Pazartesi

Ufak Değil Büyük Bir Hatırlatma

Son zamanlarda öyle çok ödün vermiştim ki kendimden,ne yaptığımı bilmeden,kendimi kaybettiğimi farketmeden..Ne hayaller,ne planlar,ne idealler..Duysanız milyonlarca yıl yaşayacağıma dair sözleşmeler imzaladım sanırsınız..Yoo! Öyle mutluluk sarhoşu falan değil,tam aksine fazla kapris,fazla sitem hayata..
Birini sakinleştirmek için şöyle en okkalısından tokat atarsınız ya hani,ne olduğunu anlamadan emzirilen çocuk kıvamına geliverir o isyankâr mahlukat..
Bugün;bana atılan bir tokattı.Duydum "kimsin sen" dedi bana bugün..
-Kimim ben ? Ne bu özgüven ? Ne bu ölümsüz havaları,hayattan torpilim varmışçasına?
İşte tam o an,her şey sustu tiz bir ses eşliğinde..Konuşanları duyamadım,ağlayanları,kahkahalar atanları..Bir boşluğa itildim..Tıpkı ölüm gibiydi,gözlerinizi kapatın ve düşünün..Hisleriniz size kalsın..Ama bu gerçeği düşünün,belki her şeyden çok,mezuniyetinizden,alacağınız arabadan,en önemlisi kendinizden çok..
Evet bir uyarıydı bugün bana,hem de en okkalısından..Kim olduğumu,ne olacağımı hatırlatan..
Günler öncesine ait yaptığım,yazdığım,hissettiğim her şey ifadesiz bir yüz gibi..Anlamsız,boş,ruhsuz.
Bir kez daha hatırlattı bugün bana,ölüm alnımızın yazısında..

2 Mayıs 2012 Çarşamba

Uyudum,Büyüdüm

Yaşa ne hacet..İnsan bazen her gün büyür..Her olayla,her baharda..Ne zaman sabredebilirse insan,o vakit bir yaş eklenir hanesine..Yaşın ne önemi var , minicik çocuktan öğrenmiyor muyuz bazen hayatı ? Ders almıyor muyuz toy dediklerimizden..Hayat yorduğunda dinlencemiz onlar olmuyor mu..
Yıllar..Ne insanlar tanıdım küçücük ömrümde..Yıllara yaslanıp bir adım atamayan..Büyürken küçülen ya da..Ne insanlar tanıdım yaşlanmayı marifet sanan..
Oysa..Ne kadar eksilirse kalan,o kadar birikir insan..

28 Nisan 2012 Cumartesi

Kim Çaldı Yıldızlarımı Gökyüzümden?


Tozpembe bir gözlük takmıştım günler önce,hayatı daha yaşanılası kılan.Günlerden hep  perşembeydi,gökyüzü hep pamuktan bulutlarla kaplı ve her an adeta bir fotoğraf karesi...Geceleri hep dolunay vardı mesela,yıldızlar bir şeyler anlatıyordu sürekli..İnanmadınız değil mi? Bende inanamıyordum işte,ama öyle çok sevmiştim ki o dünyayı,öyle çok inandırmıştım ki kendimi o gözlüklerin hep benimle olacağına..Benim dünyamda ben ve sebepli mutluluklarımın sahibi vardı.
Üç günlük bir dünyaymış,bilemedim..Kırıldı kalbimin pembe camları..Tekmişim meğer ben dünyamda..Gökyüzü üflesen uçacak gibi,yıldızlar sırtını dönerek uyuyor ve dolunay susuyor...
O varken kimse yoktu oysaki,ne kalabalıkmış her yer..Gülücük seslerim dünyanın gıcırtısını bile saklamış benden..
Korkuyorum,gözlerim kapalıyken yanımda hissettiğimden değil de,gözlerim açıkken etrafımda gördüklerimden,göreceklerimden..



16 Nisan 2012 Pazartesi

Küçük şeyler sevindirir ruhumu ,hayal bile edemezdim ben bunu ~

Hep hep söylemek istiyorum bugünlerde..
Hayatımda her şey kötü gitmeye yüz tutmuşken ,gökyüzü dokunsam ağlayacakken bir şey olur ya hani..Radyoda sevdiğiniz parça çıkar mesela,bulutların ardından minicik bir güneş ışığı göz bebeklerine gülümser ya da tam dalmışken pencereden mahalleye bir kedi güldürür sizi komik halleriyle..İşte öyleyim.Dokunsam kaybolacak gibi mutluluk,dokunamıyorum,kıyamıyorum,kaybolmasın istiyorum.Uzak kalsın belki ama kalsın işte.Kimse göremesin mesela mutluluk sebebimi,yalnızca ben göreyim,ben bileyim..Bu bile kâfi..Bahanem olsun aklıma gelen bir şeyler..Ama dokunmasın kimseler.



1 Nisan 2012 Pazar

Rüya kent~

Tam da şuan rüya kentimdeyim..İstanbul'da..Hani birini çok sevince,sizi kırsa dahi sıcacık bir bakışı eritir ya tüm buzları işte öyle benim İstanbul'um..Sağanaklarını akıtsa da üstüme,yorgun adımlarla kendine çağırsa da, deniz gözleri bir bakınca bana, unutuyorum tüm dünyayı onda..Kimsenin inanmadığı gamzelerime o inanıveriyor işte,gülümsetiyor beni ta içten..Göz kapakları kapandığında hayatımın en güzel gecesi tam da o gün oluyor..
Nelere şahittir İstanbul..Her şehir gibi belki ama o saklar diğer şehirlerin bilmediklerini..Öyle güzel sır tutar ki..
Belki ömür boyu belki..
İşte böyledir İstanbul..
Ne unutturur kendini ne de tutturur elini..

15 Mart 2012 Perşembe

25 Şubat 2012 Cumartesi

Yaşarken yazamam ben.

Soruyorlar ..Neden mutsuz yazılar yazıyorsun hep,yazarlık bu değil diyorlar..Yazarlık nedir bilmiyorlar,gülüyorum..Bilmiyorlar her yazarın bir hikayesi vardır..Bilmiyorlar yazarların güldükleri yanlarına kârdır..
Ve bilmiyorlar mutsuz yazılar yazanlar yalnız kalabalıklarda gülücükler saçar.Gerçekten mutlu oldukları zamanlar öyle değerlidir ki onlar için,tarifi mümkün olamaz çoğu zaman..
Soruyorsunuz ya hep..Cevaplıyorum,çünkü ben ağlayıp da rahatlayanlardan değil,yazıp da can bulanlardanım.
Ahkâm kesmek kolay,oysa yaşamak zordur.Anlıyorum demek kolay,oysa gerçekten anlayabilmek zordur.
Şimdi tek kelime yazmadan yazarlığa atıfta bulunanlaradır cevabım;
Yazana neden diye sorulmaz çünkü cevabı olmaz..

22 Şubat 2012 Çarşamba

16 Şubat 2012 Perşembe

Zahir~


Ne zaman kendime bir yolculuk yapsam,sen de buluyorum kendimi..
Ne zaman durup düşünsem,adresim sen oluyorsun..
Yine ,yeniden tavsiyelerimin zirvesi..


                                                     Öyle bir yazar ki Paulo Coelho;
                                                     Ümitsizliğin batağına düştüğüm her an elimden tutup  
                                                     çıkaran,beni hayata bağlayan..

25 Ocak 2012 Çarşamba

Eksildik..Kendimizi yitirdik

Bir bütün halinde doğduk güzellikleri umut ederek..Ağlayarak doğduk belki ama gülücüklerimizi görmek için çabaladılar dört gözle bekleyerek..Attığımız her adım onlara adanmıştı..Ne zaman kucak istesek kocaman kollar açılmıştı.Böyle büyüdük biz,buna alıştık,hayata atıldık sandık ama yanıldık..Büyüdük..Bütündük..Oysa her yaşımızda eksildik..Kopardılar bizi..
Ağlayarak doğduk ama tesellilerle büyüdük.Ya şimdi? İstemesek de ağlatıldık..Gülmeyi umarak aldatıldık..
Ciyak ciyak ağlarken ta minicikken,içimize akar oldu gözyaşına bürünmüş diken..
Söyleyeceğimiz tek kelimeyi beklerlerdi..Şimdi sessizliğimizi bozamıyor hiç bir beklenti..
Acıma kimseye..Mükemmel doğduk ama  kendimizi deryalarda boğduk..Konuşamaz olduk..Sağır doğmadık belki ama zamanla en âlâ sağır olduk..
Geçtim dünü yarını, bugünü biz kovduk..
Zaman geçmedi hiç..
Zamanla kendimizden geçtik..
Büyüdük zannettik..
Eksildik..Kocaman yazılardık,silindik..

2 Ocak 2012 Pazartesi

"Her hata bir ders,ne hata biter ne ders"

Her şeyin değiştiği bir hayatta,yalnızca senin durağan kalmanı beklemek haksızlıktı belki de..Ama kabullenemiyor işte insan..Sevdiğim halinle kal istedim..Onca yıl görmesem de yüzüme yansıyan suretini,bir kez baktığımda gözbebeklerimle görmek istedim..Bir adım değil,tek bir lafım kadar uzak ol diye bekledim..Hani hep derdim ya ne yıllar ne yollar diye..Şimdi diyorum ki; hem yıllar hem yollar..
Sen gittiğinde nasıl ağlamıştım hatırlıyor musun? Seninle gelmek,tanımadığın bir dünyada yanında olmak içindi her şey..Adına ödüllü yazılar yazmıştım..Sen gittin..Ben tökezledim..Ve en önemlisi ben seni hep özledim..
Hep aynı yerindeydin,sen bunu hiç bilemedin..Şimdi mi? Şimdi..Yıllardır dolduramam sandığım,doldurmaktan korktuğum o sıcacık,ısıttığın yerin,yalnızca bulunduğu yeri değil tüm bedenimi ısıtan birine ait..
Sitem değil inan..Yalnızca, yok artık kendini kandıran..
Her insan bir an gelir kendini aşar,unutma ki,boş bardak da birgün taşar...
Aşk acısı değil bu,dost kazığı..
İnanması zor olan bir çıkmaza sürükleyen sen..O çıkmazda seni bulmayı ümit eden ben..İşte böyle bitti bu serüven..
Gönderen ve gönderilen.."Bir Dost"
Vesselam.